ŞİRKETLER TEKLİF MAİLİ ATARKEN NEDEN İKİ KERE DÜŞÜNMELİDİR?
Şirketlerin günlük hayatta sıklıkla teklif olarak nitelendirdikleri metinleri, mailleri, sözleşme taslakları esasen Borçlar Kanunu 3 ila 10.maddelerinde düzenlenen “öneri” ve “kabul” kavramlarına tekabul eder. Zira esasen “teklif” kavramı bir sözleşme yapma önerisinden ibarettir. Bir şirket başka bir şirkete veya müşteri adayına belli şartlar altında ve fiyatta sözleşme yapmayı önermektedir. Şirket danışmanlığı serimizin 1.yazısında da bahsettiğimiz üzere karşılıklı irade açıklaması ile sözleşme kurulmuş sayılacaktır. Sözleşmeler iki taraflı edim yükler. Bu edimler illa ki para şeklinde olmayabilir.
Teklif dediğimiz kavram da bir sözleşme yapılmasını önermektir. Borçlar Kanunu 3.maddesine göre kabul için bir süre belirleyerek sözleşme yapılmasını öneren şirket bu önerisi ile bağlıdır. O halde bir şirket olarak müşteri adayınıza teklif maili attığınızda bu mailde belirttiğiniz şartlarla sözleşme yapmaya mecbur olduğunuzu söylemek mümkündür. Yargıtay uygulamasına baktığımızda ;
KANUNUN UYGULANMASI BAKIMINDAN YARGITAY’IN YAKLAŞIMI NASILDIR?
Yargıtay Kararı – 11. HD., E. 2020/4979 K. 2021/2538 T. 17.3.2021
İlk derece mahkemesinin önüne gelen olay nedir?
Davacı vekili, davalı ile ithal etmekte bulunduğu malzemelerin gümrüklü depoda (antrepo) ve yurt içi depoda muhafazası ve malzemelerin bildirilecek adreslere ülke çapında dağıtımı konusunda 13.2.2014 tarihinde niyet mektubu gönderildiğini, görüşmeler sonucunda mutabık kalınarak imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, davalı şirketin temin ettiği yurt içi depoda malzemelerin depolandığı ve dağıtımına başlandığını ancak davalı şirketin antrepoyu, davacı şirketin kullanımına süresi içinde sunmadığını, davalı şirketin, davacı şirketin lojistik hizmetlerini de gerektiği gibi karşılamayacağı ve yükümlülüklerini de yerine getiremeyeceğinin anlaşılması üzerine davacı şirket tarafından anlaşmanın tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı şirket tarafından hizmet bedeli olarak ihtarnameyle 143.709,61 TL talep edildiği ve uhdesindeki davacıya ait mallar için hapis hakkını kullanacağının ihtar ettiğini belirterek davalı tarafa talep edilen 143.709,61 TL borçları olmadığının tespiti ile davalının deposuna teslim edilen ticari emtianın eksiksiz olarak davacıya teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Yorum : Bu olayda her iki taraf şirket olup niyet mektubundan bahsedilmektedir. Ankara Barosundan Av.Orhan Eroğlu’nun kaleme almış olduğu “Niyet Mektuplarının Hukuki Niteliği” isimli makalesinde de belirttiği gibi “Niyet mektuplarına genel olarak hukuk sistemimizde kanuni bir düzenlemeyle yer verilmemiştir”. “TBK madde 1 uyarınca; sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun açıklamalarıyla kurulur. Sözleşmede taraflar bir hukuki sonucun oluşmasını amaçlar ve bu amaçla bir araya gelirler. Taraflar bu amaca ulaşmak için sözleşme öncesinde aralarında güven tesis etmek ve de kurulması planlanan hukuki yapının ana hatlarını ortaya koymak isteyebilirler. Niyet mektupları bu aşamada karşımıza çıkmaktadır”. Detayları bu makaleye bırakmakla birlikte Yargıtay kararında geçen niyet mektubunun öneri olarak kabul edilmesinin mümkün olacağı aşikardır.
Davalı taraf mahkemeye nasıl cevap vermiştir?
Davalı vekili, taraflar arasında 13.02.2014 tarihli niyet mektubu ile ticari ilişkinin başladığını, mektupta tüm birim fiyatlar belli olduğu halde ve davacı tarafından antrepo teslimine ilişkin net bir tarih verilmediği halde antreponun en kısa zamanda kullanıma açıldığını, davacının ise haksız olarak yapılan hizmet bedelini ödemek istemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesi (Asliye Ticaret) nasıl karar vermiştir?
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, taraflar arasında antreponun kullanıma açılma süresinin net olarak kararlaştırılmadığı, e-mail yazışmaları ve tanık anlatımlarına göre 21.6.2014’e kadar süre tanındığı, davalı tarafın 23.06.2014’den itibaren antreponun kullanıma hazır olduğunu davacıya bildirdiği, bu durumda, davalının antrepoyu (2) günlük bir gecikme süresinde davacının kullanımına hazır hale getirdiğinin kabulünün gerektiği, kural olarak, hukuk kuralını yargıç kendisi bulup uygulamak zorunda bulunduğuna göre; TMK2.madesinde ki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini gözönünde tutmak suretiyle hakkın kötüye kullanımı yasağını kendiliğinden uygulamak zorunluluğunun bulunduğu, bu noktada, davacının, taraflar için oldukça geniş kapsamlı ve meblağlı sözleşmeyi önemsiz sayılabilecek bir süre gecikmeyi ileri sürerek feshetmesinde haklı bulunmadığı, TMK 2. madde kapsamında, davacının sözleşmeyi fesih hakkını açıkça kötüye kullandığının kabulü ile davalının, davacıdan antrepo ücreti talep edebileceği gerekçesiyle davacının menfi tespit isteminin reddine, davacı tarafından, davalının deposuna teslim edilen emtianın eksiksiz olarak davacıya teslimine ilişkin davada talep konusu yapılan ticari emtianın değeri üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunun 30. ve HMK.’nın. 150. maddesi uyarınca harcın tamamlanmaması nedeniyle buna ilişkin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İlk derece kararından çıkarımlarımız nelerdir ?
Email yazışmaları davada delil olarak kullanılmıştır. Bunları silmeyiniz.
Böyle bir davada tanık dinlenmiştir. Dilekçeye tanık isimlerini yazınız.
İlk derece mahkemesi kararı ne anlama geliyor?
Asliye ticaret mahkemesi taraflar arasındaki sözleşmeyi tanımlanmamış ve sadece TMK 2.maddesine göre hukuk kuralını kendisi uygulayarak davacı şirketin fesih hakkını kötüye kullandığını, küçük ve önemsiz bir gecikmenin fesih nedeni olamayacağından bahisle davayı reddetmiştir. Mahkeme kararına göre davacı şirket ödeme yapmalıdır.
Davası reddedilen davacı ne yapmıştır?
Davacı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Sekizinci Kısım altında düzenlenen Kanunu Kanun Yollarıdan birincisi olan İstinaf kanun yoluna gitmiştir. İstinaf Kanun yolu Sekizinci Kısım Birinci Bölüm altında 341 ila 360.maddelerde düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ne karar vermiştir?
Bölge Adliye Mahkemesi (yani İstinaf Mahkemesi) HMK 352.maddeye göre dosya üzerinden ön inceleme yapar. Şartları varsa 353.maddeye göre duruşma yapılmadan karar verir. İnceleme 354.maddeye göre heyetle veya tek üye tarafından yapılır. İncelemenin kapsamı 355.maddede düzenlenmiş olup, buna göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle yapılır. Kamu düzenine aykırılık durumlarında dilekçede belirtilmeyen hususlar da dikkate alınır. Karar ve tebliğ hususları ise 359.maddedeki kriterlere göre yapılır.
Bölge adliye mahkemesi şöyle karar vermiştir :
Taraflar arasında niyet mektubu kapsamında ticari ilişkinin sürdürüldüğü, niyet mektubunda belirtildiği surette başkaca bir anlaşma imzalanmadığı, antreponun açılması ve davacı şirketin gümrüklü mallarına tahsis için taraflar arasında kararlaştırılmış net bir tarih olmadığı, delil olarak sunulan e-mail yazışmalarından davacı tarafından davalıya 21.06.2014’e kadar süre tanındığı, davalı tarafından 23.06.2014’den itibaren işletme iznini aldığı ve antreponun kullanıma hazır olduğunu bildirip davacı hizmetine sunduğu, davacının, davalının somut herhangi bir ihmali / hatasını kanıtlanmaksızın, davalı uhdesinde olmayan antrepo açma izin süresinin çok uzadığı gerekçesiyle sözleşmeyi feshetmekte haklı görülemeyeceği, bu surette tarafların kabulündeki niyet mektubunda yer verildiği üzere mutabakat minimum miktarına göre kararlaştırılan ve taahhüt ettiği antrepo ücreti nedeniyle hizmet alınmadığı gerekçesiyle davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep edemeyeceği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
İstinaf kararından çıkarımlarımız nelerdir ?
Niyet mektubu ticari ilişkinin sürdüğünü gösterir.
Emailler delil olarak kullanılabilir.
Elinde olmayan nedenlerle ve sorumlu olmadığı hususla ilgili sözleşmenin feshine konu yapılamaz.
Sözleşmelerde teknik detayların açık olarak belirtilmesi gereklidir. Mahkemeler buraları dosya kapsamına göre doldurur.
İhmal ve hata iddia eden şirket tarafından ispatlanmalıdır.
Yargıtay ne karar vermiştir?
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre ve özellikle TBK 3. madde kapsamında öneri olarak nitelendirilebilecek niyet mektubu ile ilgili davalının açıkca net bir tarih belirtmek suretiyle kendisini bağlayacak bir kabulünün bulunmamasına ve 23.06.2014 tarihinde hazır edilen antrepoya davacı herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan mal indirmeyi kabul etmesine göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay kararından çıkarımlarımız nelerdir ?
Niyet mektubu Borçlar Kanunu 3.maddesi gereği öneri olarak nitelendirilebilir.
İhtirazi kayıt koymadan yapılan işlemlerde itiraz hakkı karşı taraf lehine yorumlanır.
Yargıtay kararı ne anlama geliyor?
Niyet mektubunda herhangi bir süre verilmediğinde ve yapılan işleme itirazi kayıt konulmadığına göre davacının fesih hakkı yoktur.
SONUÇ : Görüldüğü üzere öneri ve niyet mektubu aynı anlama gelebiliyor. Şirketler illa ki yazılı bir sözleşme yapmak zorunda değiller. Bir şirkete niyet mekbubu/öneri maili attığınızda ve belli zaman kaydı koyduğunuzda bu zaman ve mektup/mail ile bağlı olduğunuzu düşünebiliriz. Bu nedenle reklam olsun diye şirket olarak
ÇARŞANBALI HUKUK BÜROSU