0

İŞ KAZALARI ÜZERİNE

                          

  • İş kazası geçiren işçinin maaşı kesilir mi?

Günümüzde birçok işçi yaşanan iş kazaları neticesinde çalışamaz hale geldiği için doktordan rapor alarak istirahat etme hakkını kullanmaktadır. İş kasazı geçirmesi sebebiyle geçici veya sürekli beden gücünü kaybeden işçilerin merak ettiği soruların başında ise maaş kesintisi yaşanıp yaşanmayacağı gelmektedir. Bu soruya hem evet hem de hayır cevabını vermek mümkündür. İş kazası geçiren işçinin rapor alması halinde maaşının kesilip kesilemeyeceği temel itibariyle ücretin türüne bağlıdır. Burada ücret türü bakımından maktu ücret ve günlük ücret şeklinde ikili bir ayrım yapmak yerinde olacaktır. Zira ücretin hangi türe girdiğinin belirlenmesinin ardından kesinti yaşanıp yaşanmayacağı sorusunun cevabı ortaya çıkacaktır. Maktu ücret, iş sözleşmesinin tarafları arasında önceden belirlenmiş ve ay içinde çalışılan gün sayısına bakılmaksızın ödenmesi kararlaştırılmış olan ücret türü olarak ifade edilebilir. Öte yandan günlük ücretle çalışan işçiye işveren tarafından çalıştığı gün kadar ücret ödenmektedir. Yapılan araştırmalara göre, ülkemizdeki işçilerin çoğunluğunun günlük ücret sistemi üzerinden maaş aldığı görülmektedir. Ücretiniz eğer maktu olarak belirlenmiş ise doktordan almış olduğunuz sağlık raporunun gün sayısı ve SGK’dan almış olduğunuz rapor parası miktarı fark etmeksizin maaşınızda kesinti yaşanmayacaktır. Bunun yanında maaşınız eğer günlük ücret üzerinden belirlenmiş ise raporlu olduğunuz gün sayısı kadar maaşınızda kesinti yaşanacaktır.

  • İşveren tarafından iş kazası nedeniyle iş sözleşmesi feshedildiğinde işçinin sahip olduğu haklar nelerdir?

İş kazası geçiren işçilerin uygulamada yaşadığı sorunların başında iş akdinin feshedilmesi gelmektedir. Şüphesiz iş sözleşmeleri gerek işveren gerekse işçi tarafından gerekli koşullar sağlandığı takdirde feshedilebilen bir akit türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, işçinin iş kazası geçrimesi  işverene iş sözleşmesini haklı olarak feshetme hakkı vermeyecektir. İşverenin salt iş kazası sebebine dayanarak sözleşmeyi feshetmesi halinde işçi, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin haklarını öne sürebilecektir. Kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur. Bunun yanı sıra iş kazası nedeniyle iş sözleşmesi feshedilen işçi tazminat davası açma hakkına da sahiptir.

  • İş kazalarından korunabilmek için yapılacak çalışmalar nelerdir?

Her ne kadar iş kazalarını tamamen engellemek mümkün olmasa da alınabilecek önlemlerle söz konusu kazaları en aza indirgeyebilmek mümkündür. İş kazalarından korunabilmek amacıyla yapılabilecek olan çalışmalar nelerdir bunlara bir göz atalım.

  • İş sağlığı ve güvenliği hakkında gerekli eğitimin taraflara verilmesi
  • İşçilerin çalışma ortamlarının güvenli bir şekilde tasarlanması
  • Kişisel koruyucuların işçilere temin edilmesi ve denetlenmesi
  • Koruyu ekipman kullanımı hakkında gerekli eğitimin verilmesi
  • İşyerlerinde temizlik, dezenfeksiyon ve sterilizasyonun sağlanması
  • İşyeri risk etmenlerinin ölçümü ve kontrol altına alınması

gibi çalışmalarla iş kazalarından korunabilmek mümkündür. Söz konusu çalışmalar örnek mahiyetinde olup çeşitlendirilebilir.

  • Ölümlü iş kazalarının en yoğun yaşandığı sektörler nelerdir?

 

Ülkemizde yaşanan iş kazaları beraberinde işçi ölümlerini de meydana getirebilmektedir. İstatiksel bir analiz yapıldığında söz konusu ölümlü iş kazalarının sektörden sektöre değişikenlik gösterdiği görülmektedir. Ölümlü iş kazalarının en yoğun yaşandığı sektörlerin belirlenmesinde temel veri kaynağımız SGK verileridir. Buna göre, ülkemizde yaşanan iş kazaları özellikle dört sektör bünyesinde meydana gelmektedir:

  1. Makine/Metal
  2. İnşaat
  3. Maden
  4. Taşımacılık

Bu dört sektör, yaşanan iş kazalarının yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Ölümlü iş kazalarına bakıldığında ise söz konusu sıralama değişkenlik kazanmaktadır:

  1. İnşaat
  2. Taşımacılık
  3. Maden
  4. Makine Metal

Öte yandan bu dört sektör, ölümlü iş kazaların bağlamında tüm sektörler içerisinde %61 gibi çok büyük bir paya sahiptir (Hacıbektaşoğlu, 2018).

  • İş kazaları davalarında kusur tespiti nasıl yapılır?

İş kazaları bakımından etken parametrelerin neler olduğunun tespiti son derece önemlidir. Zira bu parametrelerin belirlenmesi ve söz konusu olaya neden olan kök sebebin ortaya çıkartılması kusur oranının da tespit edilmesine imkan tanıyacaktır. Dosyayı incelerken ön yargıdan uzak bir değerlendirme yapmak gerekir. Aynı olaya ilişkin farklı parametreler söz konusu olabilmektedir. Kişinin meslek grubu, yaşı, cinsiyeti, konu hakkındaki eğitimi gibi çeşitli faktörler ilgili olaya doğrudan veya dolaylı olarak sebebiyet vermiş olabilir veyahut hiç vermemiş olabilir. Kusur tespiti yapılrıken söz konusu hareketin olaya etkisi ve etkinin şiddeti titiz bir biçimde irdelenmelidir. Öyle ki bazı hallerde işçinin ağır kusuru sebebiyle illiyet bağının kesildiği görülebilmektedir. Örnek bir Yargıtay kararında, işçinin pantolon paçasının topuklu ayakkabısına takılması sonucunda merdivenden düşmesi işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla kusur tespiti yaparken her somut olay özelinde bir değerlendirme yapılması gereklidir.

“…Bu kapsamda davacının olay tarihi olan 14/12/2006 tarihinde, tanık anlatımlarında da belirtildiği üzere işyerindeki merdivenlerden üzerinde bol paçalı pantolon ve sivri topuklu ayakkabı bulunduğu halde inişi esnasında, ayakkabısının paçasına girmesinin yargılama konusu kazanın asıl sebebi olduğu açıktır. Hal böyle olunca da işverenin bu mezkur olayda özen yükümlülüğü kapsamında alabileceği bir tedbir ve giderek sorumluluğunu gerektirecek bir kusuru bulunmadığından bu sebeplerle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.” (Yargıtay Kararı – 21. HD., E. 2015/1499 K. 2015/15871 T. 07.09.2015)

  • İş kazası bildirimi hangi mercilere yapılır?

İşverenlerin iş kazasını; kolluk kuvvetlerine derhal ve SGK’ ya 3 iş günü içerisinde bildirmesi zorunludur.

  • İşverenin, kamu hukukuna dayanan iş sağğı ve güvenliği önlemlerini alma borcunu düzenleyen hukuk kuralı hangi kanunda yer alır?

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alma borcu kaynağını hem özel hukuktan hem de kamu hukukundan alan çift karakterli bir yapıya sahiptir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 417/2’de yer alan İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür” ifadesi ile ilgili borcun özel hukuk görünümü ortaya çıkmaktadır. İşverenin kamu hukukuna dayanan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcunun kaynakları ise Anayasa ve 6631 sayılı Kanun olarak karşımıza çıkmaktadır.  AY m.2’de “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” ifadesiyle açıkça sosyal devlet ilkesine yer verilmiştir. Yılmaz’a (2017) göre, 6631 sayılı kanunun düzenleniş ve iş kazalarını yorumlama biçimi bu ilkeden kaynaklanmaktadır.  Öyle ki kanunun 4. maddesinde işverene İSG için her tür araç gereci sağlamak, sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen şartlara uyarlamak, işyerinde İSG uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek, acil durum planı yapmak, iş kazalarının kayıtlarını tutmak şeklinde çeşitli yükümlülüklerin getirildiğini görmekteyiz. Yine aynı kanunun 10. maddesinde yer alan risk değerlendirmesi, kontrol, ölçüm ve araştırma yükümlülükleri de kamu hukukuna dayanan bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır.

  • İşverenin İş sağğı ve güvenliliği ile ilgili eğitim verme zorunluluğu hangi kanunda yer alır?

İş kazalarını önlemenin en etkili yollarından biri de işveren tarafından işçiye verilecek olan iş sağlığı ve güvenliği eğitimi olacaktır. İş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli bilincin oluşturulması ancak eğitim yoluyla sağlanabilir. Bu nedenle 6631 Sayılı Kanunun 17. maddesinde işverenin işçileri eğitme ve bilgilendirme yükümlülüğüne yer verilmiştir. 17/1’de İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır. ifadesine yer verilerek söz konusu eğitimin bir yükümlülük olduğunun altı çizilmiştir.

  • İş kazası bildirimi kim tarafından yapılır?

İş kazası bildirimi esas itibariyle işveren tarafından yapılmaktadır. 5510 sayılı kanunun 4/1-a maddesi kapsamında bulunan ve hizmet akdi kapsamında bir veya birden fazla işverene bağlı olarak çalışanlar bakımından ilgili bildirim işveren tarafından yapılacaktır. Buna ek olarak kişinin 4/1b kapsamında yer alan muhtar veya kendi nam ve hesabına çalışan biri olması halinde ilgili bildirim bu kişilerce yapılacaktır. Üniversitelerde kısmi (part time) olarak çalışan öğrencilerin bildirimi ise üniversite tarafından yapılır. Öte yandan iş kazalarına ilişkin özel düzenlemelerden biri de Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Buna göre  şantiye şefi, görev almış olduğu inşaatta meydana gelen iş kazalarını 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda öngörüldüğü şekilde ilgili mercilere derhal bildirmek zorundadır. Bu bakımdan şantiye şeflerinin de işveren gibi hareket ettiği söylenebilir. Şantiye şefinin niteliği

  • İş kazası bildirimi kaç gün içerisinde yapılmalıdır?

İş kazasının Sosyal Güvenlik Kurumu’na zamanında bildirilmesi gerek işçiye ihityacı olduğu yardım ve ödeneğin bağlanabilmesi gerekse işverenin idari para cezasına maruz kalmaması bakımından önem arz eden bir bildirim türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu baplamda iş kazalarının bildirim süresi de önem taşımaktadır.  İş kazası bildirim süreleri kişinin sigortalı olduğu kola göre değişiklik göstermektedir. İş kazasının bildirim süreleri bakımından temel ayrım 5510 sayılı kanunda yer almaktadır. İş kazası geçiren kimse 5510 sayılı kanunun 4/1-a maddesi kapsamında hizmet akdi kapsamında bir işverene bağlı çalışıyor ise bahsi geçen bildirimi işveren tarafından yapılmalıdır. İşveren,  yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde bildirimde bulunmak zorundadır Kişi eğer muhtar veya kendi ad ve hesabına çalışan kimselerden ise iş kazası bildirimini kendileri tarafından yapılmalıdır. Burada bildirim süresi bakımından farklılık başlangıç tarihidir. Zira söz konusu bildirimin iş kazası sonucu meydana gelen rahatsızlığın bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonraki üç iş günü içerisinde yapılması gerekmektedir. Söz konusu sürenin 1 ayı geçmemesi gerekir. İş kazası süresi bakımından bir diğer önemli düzenleme ise şantiye şeflerine yöneliktir. Söz konusu düzenleme Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik’inde yer almaktadır. Buna şantiyelerde gerçekleşen iş kazalarını şantiye şefleri tarafından yetkililere derhal bildirilmelidir. Söz konusu 3 günlük bildirim süresinin burada geçerli olmadığını görmekteyiz.

 

 

            KAYNAKÇA

Hacıbektaşoğlu, S. E. (2018). İNŞAAT SEKTÖRÜNDE YAŞANAN İŞ KAZALARININ ANALİZİ VE BU KAZALARA NEDEN OLAN ETKENLERİN İNCELENMESİ . Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi , 2 (3) , 159-177 . DOI: 10.30692/sisad.452112

                Yılmaz, A. (2017). SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNDA İŞ KAZASI KAVRAMI: KITA AVRUPASI VE ANGLOSAKSON HUKUK İSTEMLERİNDEN BİRER ÖRNEK İLE TÜRK HUKUKU KARŞILAŞTIRMASI . Sosyal Güvence , 0 (11) , 107-127 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosyalguvence/issue/28407/302239

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *