0

İş kazasına uğrayan işçi ne yapmalıdır?

                                                   İŞ KAZALARI ÜZERİNE-2

 

İş dünyasındaki amansız rekabet ve iyileştirilemeyen çalışma koşulları iş kazalarının ciddi bir şekilde artmasına neden olmuştur. İş kazaları salt işçi bakımından değil aynı zamanda işveren bakımından da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. İş kazaları sonucunda meydana gelen maliyet artışı kümülatif bir etkiye sahip olması nedeniyle gerekli tedbirlerin alınması son derece önemlidir. 2022 yılının ilk 6 ayında iş kazası sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 842’ye ulaşmıştır. İş kazalarında yaşanan bu ciddi artışın önlenebilmesi ve işçilerin çalışma yaşamında maruz kaldıkları olası risklerin azaltılabilmesi bakımından iş sağlığı ve güvenliği bağlamında gerekli bilgilendirmenin taraflara yapılması son derece önemlidir. Makalemizde iş kazasına ilişkin merak edilen sorulara yanıt arayacağız.

 

  1. İş kazasına uğrayan işçi ne yapmalıdır?

İş kazası geçiren bir kimsenin ilk itapta sorduğu soruların başında “ne yapmalıyım?” sorusu gelmektedir. İş kazası geçiren çalışanların kaza öncesinde sahip oldukları haklar ve işletilmesi gereken süreç hakkında bilgi sahibi olmaları halinde süreç daha hızlı ve etkin bir şekilde ilerleyecektir. İş kazasına uğrayan bir işçinin yapması gereken ilk şey kazayı işverene bildirmek olacaktır. Zira 6331 Sayılı Kanunun 14. Maddesine göre işveren bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenler. Bu bakımdan işverene yapılacak olan bildirim gerek kazazede bakımından gerekse işveren bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Keza kazanın gerçekleştiği sırada işçinin işyerinde olmaması halinde de sürecin doğru bir şekilde işletilebilmesi için işverene bildirim yapılması gereklidir. İşverenin durumu SGK’ya bildirmemesi halinde işçi, ölümlü vakalarda ise yakınları SGK’ya başvurarak söz konusu kazanın bir iş kazası olduğunu bildirilerek gerekli işlemlerin yapılmasını talep etmelidirler. Kazanın bir iş kazası olduğunun tespiti maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından belirleyicidir.

 

 

  1. Sigortasız işçi iş kazası tazminatından faydalanabilir mi?

İş kazasına uğrayan bir kimsenin sigortasız olması, iş kazasının niteliği bakımından herhangi bir değişim yaratmayacaktır. Zira kişinin sigortasız çalışıyor olması onun her türlü haktan yoksun olduğu anlamına gelmemelidir. Kimi işverenler sigortasız işçilerin iş kazası geçirmeleri halinde herhangi bir sorumlulukları olmadığını iddia ederek çeşitli hak kayıplarının yaşanmasına neden olmaktadır. Sigortasız bir işçinin iş kazası geçirmesi halinde söz konusu durumun işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi zorunludur. Sigortasız işçi, iş kazası tazminatı talep etme hakkına sahiptir. İşçinin, iş kazası tazminatına hak kazanabilmesi için ilgili olayın iş kazası niteliğinde olup yapılan işle bağıntılı olması gereklidir. İşveren gerekli bildirimde bulunmaz ise sigortasız çalışan veya yaşamını yitirmesi durumunda diğer hak sahipleri de SGK’ya gerekli bildirimde bulunabilirler. SGK’ya yapılan bu bildirimin ardından olayın araştırılması ve raporlanması amacıyla bir iş müfettişi atanacaktır. Söz konusu olayın bir iş kazası olup olmadığının tespiti tazminat bağlamında belirleyici olan husustur. Kurumun ilgili olayın iş kazası oluğunu tespit etmesi halinde işçi veya ilgili hak sahipleri iş mahkemesinde doğrudan maddi ve manevi tazminat davası açabilir. SGK’nın olayın bir iş kazası olmadığına dair tespiti halinde sigortasız işçi iş kazasının tespiti davası açmalıdır. İş kazasının tespiti davasında davalı taraf hem işveren hem de SGK’dır. TBK m.72’de yer alan “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır” hükmü uyarınca iş kazası tespit davası, iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmalıdır

 

  1. İş kazası hangi tür sorumlulukları doğurur?

İş kazaları hukuki, cezai ve idari sorumluluklar doğurmaktadır.

  1. İş kazalarında hukuki sorumluluğun kaynağı nedir?

İş kazaları hukuki, cezai ve idari sorumluluk doğurmakla birlikte bu sorumluluk türlerinin kaynağı tartışma konusu haline gelmiştir. Öğretide iş kazalarında hukuki sorumluluğun kaynağına ilişkin çeşitli görüşler mevcuttur. İş kazalarında hukuki sorumluluğun kaynağına ilişkin olarak iki temel görüş mevcuttur. Bunlar; iş kazalarında haksız fiil sorumluluğu ve iş kazalarında sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan sorumluluktur. Yargıtay iş kazalarına ilişkin vermiş olduğu ilk kararlarında hukuki sorumluluğu haksız fiil sorumluluğuna dayandırmaktaydı.[1] Haksız fiil sorumluluğunun unsurlarına bakılacak olduğunda

  1. a) Haksız bir fiilin bulunması
  2. b) Bir zararın meydana gelmesi,
  3. c) Haksız fiil ile meydana gelen zarar arasında nedensellik bağının bulunması
  4. d) Haksız fiili gerçekleştiren kişinin kusurlu olmasıdır

İş kazalarında hukuki sorumluluğun kaynağının sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan sorumluluk olduğunu savunan görüşe bakacak olduğumuzda ilgili unsurların değiştiğini görmekteyiz. Bunlar:

  1. a) Sözleşmeye Aykırı Hareket
  2. b) Kusur
  3. c) Sözleşmeye Aykırı Hareket Sonucu Bir Zararın Meydana Gelmesi
  4. d) Nedensellik (İlliyet) Bağı’dır.

 

 

  1. İş kazalarında sorumluluk kime aittir?

İşverenin işçiyi gözetme borcu gereği iş kazası nedeniyle meydana gelen sonuçlardan hukuki ve cezai anlamda sorumluluğu bulunmaktadır. 6331 Sayılı Kanun işverenin sorumluluğu ilkesine sürekli bir vurgu yapmakla birlikte bu sorumluluğun ahangi sınırlamalara tabi olduğu hakkında herhangi bir bilgi vermemiştir. Bu nedenle iş kazalarında işverenin sorumluluğu müessesesi daha çok Yargıtay kararları ışığında şekillenmeye devam etmektedir. Yargıtay içtihatlarına bakıldığında işverenin iş kazalarından sorumluluğu konusu çeşitli görüşleri içerisinde barındıran tartışmalı bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konudaki görüşler, kusur sorumluluğu ile kusursuz sorumluluk olarak ikiye ayrılmaktadır. İş kazalarında hukuki sorumluluk bağlamında bir diğer sorumlu SGK olarak karşımıza çıkmaktadır. SGK’nın bu sorumluluğu ortaya çıktığı anda sigortaya gerekli sağlık ve sigorta yardımları yapılmalıdır.

 

                                                                                                                                                                                                           

  1. İşverenin iş kazalarındaki iş sözleşmesine dayalı olarak işçiyi gözetme borcundan kaynaklanan sorumluluğun niteliği nedir?

 

İşverenin işçiye karşı birçok alanda sorumluluğu bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği bağlamında işverenin sorumluluk alanlarından biri olarak işçiyi gözetme borcu gündeme gelmektedir. İşverenin işçiyi gözetme borcu, bir anlamda işçinin sadakat borcunun karşılığını oluşturan bir borç konumundadır. Tarafların bu anlamda çeşitli hak ve yükümlülükleri vardır. İşçiyi gözetme borcunun en önemli özelliklerinden biri de sözleşmesel niteliğidir. İşçiyi gözetme borcu sözleşme ilişkisinden doğan bir borçtur. Bu bağlamda işverenin sorumluluğunun kapsamı TBK m.114 kapsamında ifade edilmiştir. Buna göre “Borçlu genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.” İşveren işçiyi gözetme borcunu kusurlu bir davranışından ötürü yerine getirememiş ise bu davranışından sorumlu hale gelir. TBK m. 417/2’ ye göre  “İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.” Yine TBK m.417/3’e göre işveren, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir. Bu düzenlemeler işçiyi gözetme borcunun sözleşmesel niteliğine ilişkin önemli maddeler olup 4857 sayılı İş Kanunu’nun “İş verenlerin ve işçilerin yükümlülükleri”‘ kenar başlıklı 77 nci maddesinin birinci fıkrası ile paralel düzenlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

  1. İş kazası ile ceza hukuku ilişkisi nedir?

İş kazalarından kaynaklanan sorumluluk türleri; hukuki, cezai ve idari sorumluluk olarak üçe ayrılmaktadır. Her bir sorumluluk türü için kusur kavramı farklı anlamlar ifade etmektedir. İş kazası ile ceza hukuku arasındaki ilişki bu çerçevede şekillenmektedir. Modern ceza hukuku, kusura dayalı ceza sorumluluğunu esas almaktadır. İş kazaları ve ceza hukukunun birleştirici kavramı olan kusur failin belirlenmesi bakımından da son derece önemlidir. Zira icrai ya da ihmali olarak gerçekleştirilen bir hareketin faile yüklenebilmesi ve cezai sorumluluğun ortaya çıkabilmesi hususunda kusur gereklidir. İş kazası ve ceza hukuku bağlamında sorumluluktan bahsedebilmek için hukuka aykırı hareket eden ve kusurlu davranan bir failden söz etmek gerekir. Bir iş kazasında ancak kusur var ise cezalandırma olabilecektir. En basit deyimiyle kusur varsa ceza vardır kusur yoksa ceza yoktur.[2]

 

  1. İş kazaları ceza kanunlarında nasıl ve hangi hükümler ile düzenleme alanı bulmuştur?

İş kazaları TCK’da ayrı bir suç türü olarak düzenlenmemiş olup “iş kazası” kavramına ilgili mevzuatta yer verilmemiştir. İş kazası sonucu meydana gelen yaralanma veya ölümden failin, kusurluluk derecesine göre sorumlu olması gerektiği kabul edilmiştir. İş kazalarında ölüm veya yaralanma meydana getiren kusurluluk dereceleri bilinçsiz taksir, bilinçli taksir ve olası kast olarak karşımıza çıkmaktadır. İş kazalarını TCK m.81 m.83 ve m.86 bakımından ele alacak olduğumuzda kast kelimesini “doğrudan kast” olarak anlamamız gerekir. Cezai sorumluluk tespiti yapılırken olayın bilinçli, bilinçsiz taksir veya olası kasta göre mi yapıldığı belirlenecektir. Sonuç olarak, iş kazalarına ilişkin TCK’da yer alan hükümler taksirle yaralama, taksirle öldürme ve istisnai olarak kasten yaralama ile kasten öldürme olarak karşımıza çıkmaktadır. Yargıtay’ın son yıllarda verdiği kararlarda “olası kast”ın önceki yıllara nazaran daha sık gündeme geldiği görülmektedir.

 

  1. İş kazalarında işverenin cezai sorumluluğu var mıdır?

Ceza hukukundaki fail kavramı ile özel hukukta yer alan sorumlu kavramı farklı anlamlar ifade etmektedir. Ceza hukukunda yer alan fail kavramına kusurun yükletilebilmesi gereklidir. İş kazalarında özel hukuk bakımından sorumlu olan bir kimsenin cezai anlamda da sorumlu olacağını söylemek yanıltıcı olacaktır. Zira iki sorumluluk türü de kaynağını farklı mevzuatlardan almaktadır. İş kazalarında bir işverenin cezai sorumluluğu olup olmadığı “kusur” ölçütüne bakılarak tespit edilir. İş Kanunu’nda “Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır” ifadesiyle anlatılmak istenen şey özel hukuk sorumluluğundan başka bir şey değildir. Her çeşit sorumluluk ifadesinden cezai sorumluluğun anlaşılmaması gerekir. Öte yandan ceza hukuku bakımından kusur yükletilebilecek kişiler tüzel kişiler olmayıp yalnızca gerçek kişilerdir. Dolayısıyla tüzel kişilere kusur izafe edilebilmesi mümkün değildir. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği bakımından kendine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesine bağlı olarak meydana gelen iş kazasında işçinin yaralanması veya hayatını kaybetmesi halinde cezai sorumluluk gündeme gelecektir.

 

  1. İş kazalarında uygulanabilecek suçlar nelerdir?

İş kazalarına uygulanabilecek olan suçlar genel itibariyle; taksirle yaralama, taksirle öldürme olup istisnai hallerde kasten yaralama ve kasten öldürme olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Yargıtay “kasten” işlenebilmesi halini “olası kast” bağlamında değerlendirmektedir. Fail, fiili işlerken neticenin gerçekleşebilme ihtimalini öngörmüş ve bunu kabul etmiştir.

                                

                                          

                                            KAYNAKÇA

Akdeniz, A. (2014). İŞVERENİN İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞINDAN DOĞAN ZARARLARDAN SORUMLULUĞUNUN NİTELİĞİ . Journal of Istanbul University Law Faculty , 72 (2) , 3-29 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/iuhfm/issue/9190/115325

Cengiz, İ. (2018). İşverenin İş Kazasından Doğan Hukuki Sorumluluğu . Türkiye Adalet Akademi Dergisi , (34), 123-142

ERSOY, U., Türk ve Alman Ceza Hukuku Sistemlerinde Kusur Prensibinin Kapsamı ve Objektif Cezalandırılabilme Şartlarının Kusur Prensibi ile Bağdaştırılabilirliği, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 26(109), 203-250

Özkan, H. (2016). İş Kazalarından Doğan Ceza Sorumluluğunda Kusur Tespiti . Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 20 (1) , 511-572 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/ahbvuhfd/issue/48095/608149

 

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *