0

YENİ BAŞLAYAN AVUKATLARA 14.YILDAN BİRKAÇ SÖZ – YALNIZ DEĞİLSİN

(Yazı ilk kez, Facebook Av.Mehmet Kaya grubunda paylaşılmış olup faydalı olacağı inancı ile linkedin ve avsahincarsanbali.com sitesinde paylaşılmıştır.)

Yolun başındaki yıllarında olan ve hala bocalayan değerli meslektaşım;

Ofisine geldin ve koltuğuna çöktün. Veya evdeki çalıştığın masana isteksiz oturdun. Henüz kerameti kendinden menkul çok ünlü avukatlar kadar para kazanmadığın için herkes sana akıl veriyor. Sen bile kendine inanmıyorsun artık. Sosyal medyadaki ve web sitelerindeki her avukat başarılı geliyor sana. Sokakta kalan bir insanın içinde ışık olan her evin bir aile sıcaklına sahip olduğuna inandığı gibi sen de senin dışındaki herkesin başarılı bir avukat olduğuna ve senin ise bunun tam tersi durumda olduğuna inanıyorsun. Sana akıl verme fırsatını kaçırmayan insanların haklı olduğunu düşünüyorsun. Başarısızlık hissiyatını iliklerine kadar hissetmenin ne olduğunu yakinen biliyorum. 14 yıllık meslek yaşamanıdan sonra geriye bakmak çok zor olsa da yaşadığım mesleki tecrübe imbiğinden süzdüğüm birkaç duygu ve düşünceyi paylaşmak istiyorum. İlk olarak şunu ifade etmeliyim ki yaşadığın duygular geçmeyecek!. Ama alışacaksın. Bunların geçici duygular olduğunu öğreneceksin. O gün istemesen de yürümeye devam ettiğinde ilerlediğini bizzat tecrübe ile öğreneceksin. Önemli olanın yavaş da olsa yürümeye devam etmek olduğunu öğrendiğinde neden geçmediğine şaşırsan da bu duygularla arkadaş olacaksın.

Şu sözleri kullandın mı hiç ?

“Keşke bu mesleği seçmeseydim”

“Ben avukatlık için doğmamışım”

“Bana kim neden iş versin ki”

“Ben de kendime iş vermezdim”

“Başka avukatların çevresi var, benim ise yok”

“Hiçbir başarım yok”

“Sosyal medyadaki avukatlar gibi ofisim yok tabi, neden onlar varken bana gelsinler”

Ben sana akıl vermek için bu satırları yazmıyorum. 2011 yılından beri avukatlık yapmaya devam eden bir meslektaşın olarak ;

-Hala duruşmada stres oluyorum.

-Dilekçe yazarken hala acabalarla doluyum.

-Hala hiçbir şey bilmiyor gibi hissediyorum.

-Her zaman özgüvenli değilim.

-Bazen aptal hissediyorum.

-Bazen yalnız hissediyorum.

-Bazen benim dışımdaki herkesi daha iyi olarak tanımlıyorum.

-Teorik hukuk metinlerinden çoğu zaman sıkılıyorum.

Buraya kadar seninle aynı duyguları paylaşıyoruz. Fakat sana örnek olacağını düşündüğüm ve yıllardır uyguladığım, seni daha iyi hissettireceğine ve kendine daha  çok güvenmeni sağlayacağını düşündüğüm kendi yolumdan bahsedeceğim.

*Teorik metinlerden sıkıldığım için hep olay çözümlemeye çalışıyorum. Hatırla, okulda pratik çözmek kitaba çalışmaktan (notlara mı demeliyim yoksa) daha keyifliydi. Olayı çözümlemeye çalışırken teorik bilgilere müracaat ediyor ve tazeliyorum. Hem eğlenceli, hem somut hem de öğretici.

*İnsanların başına gelen olaylara burnumu sokuyorum. Örneğin araba alan birini gördüğümde her şeyi soruyorum. (Nasıl aldın, sözleşme örneği var mı, noter evrakını görebilir miyim, şurda ne yazıyor bakalım, vergi çıktı mı…) Saha bilgisi edinmek için bu sorular mesleğin her alanında işime yarıyor. Öğrendiğim bilgilerin yasal karşılıklarına bakıp yine sıkıcı olan teorik bilgileri somut olay bağlamında ele alıp öğreniyorum. Bir vergi kitabı okumak sıkıcı olsa da “araba satan kişi vergi verir mi, nerede düzenlenir, bununla ilgili içtihat var mı, makale var mı..diye devam eden sorular konuyu etraflıca öğrenmemi sağlıyor. Bilgisi artan insan parlar, etrafa bunu anlatma isteği duyar, bir ortamda “o konu öyle değil” diye rahat konuşur ve somut olay bağlamında okuma yaptığı için bilgilerinden daha emin olur. Bu sizin farkedilmenizi sağlar. Öğrenen insan burnunu istemese de insanların işine sokar. Sorunlar gelir onu kendiliğinden bulur.

Yan dallarda bilgilerimi artırmak için de aynı yöntemi deniyorum. Web sitemi yapan kişiye kızdığım için oturum 10 saat wordpress site yapmayı öğrendim. Bozulan bilgisayarla inatlaşıp işletim sistemini, şu şöyle  yapılır mı acaba diye bakıp dururken kod yazmayı ve devam eden konularda her konuda elimiz ayağımız olan teknoloji bilgisini geliştirmeye devam ettim. Hala da keyifle sorunları çözerken öğrenmeye devam ediyorum. Kafamda “ben ne anlarım” yerine “dur bakalım ya, belki çözümü vardır” diyerek beynimi taze tutamaya ve öğrenmeye devam ediyorum. 2018 yılının bir cumartesi günü yavaş yazmaktan elim acıdığı için “şu on parmak nasıl acaba” diye başlayıp o gün gece yarısına kadar dersleri bitirip o günden bu yana on parmak yazıyorum.

Dilekçelerimde her konuyu yasal maddesi ile yazarak kanunu tekrar ediyorum. Örneğin HMK .. e göre tarafımıza tebliğ edilen dava dilekesine ilişkin HMK.. e göre cevaplarımızı sunuyoruz gibi. Kalem Yönetmeliği . maddesine göre tanzim edilen dosyada .. e göre katibin görevlerinden biri… diye yazıyorum. Bu vesileyle kanun sistematiklerine daha fazla hakim oluyorum. Oturup kanun okumak benim için hala sıkıcı. Olay bağlamında baktığımda ise oldukça eğlenceli ve öğretici.

Bildiğim konuları öğrendiğim dillerle yeniden okuyup izliyorum. Örneğin ilgi alanım olan beden dili ve yüz okuma konusunda ingilizce ve almanca metinler ve videolar izliyorum. Amatör ruhumu besliyor. Merakımı diri tutuyor. Dil öğrenirken ilgi alanlarımı da geliştirmiş oluyorum.

İş ve para konusuna gel diyeceksin ????

Elbette benim hiçbir zaman gözardı etmediğim bir konu bu. Kendini bulduğun ve merakını tetikleyen yöntemi deneyerek bulduğunda parlayacaksın, insanlara istemesen dahi ışık saçacaksın, burnunu sokacaksın ve kendi çapında “bir bilen insan” olacaksın. İnsanlar sana sen şaşırsan da güvenecekler. Senin onları temsil etmeni ve onlar adına karar almanı isteyecekler. O gün yeni bir aşama başlayacak ve sorumluluğun ağırlığını hissedeceksin. Ama bugünün konusu bu değil. Parladığında para kısmen sorun olmaya devam etse de başka iş yapmak düşüncesinden hızla uzaklaşacaksın. Para yönetmeyi bilmediğin zaman çok da parasız kalacaksın. Mesleğin ilk üç ayında gelen iki üç işten sonra “bu iş çok iyiymiş ya, o zaman ben hemen araba alayım” demiştim. Arabayı krediyle aldıktan sonra beş ay iş gelmemişti:) Para yönetmeyi, birikim yapmayı ve benzer konuları da sorular sorarak, burnunu sokarak öğrenecek ve mesleki uygulamada bildiklerin bilmediklerine galip gelmeye başlayacak. Hırçınlığın yerini sakinlik alacak. Saçlarına birkaç beyaz saç eklendiğinde bu sakinliğin bedelini ödediğini anlayacaksın. Yıllar her türlü hızlı geçecek ama tutkuyla çalışır ve öğrenmeye devam edersen geriye baktığında yüzünde gülümseme ve dokunduğun hayatlar göreceksin. Yozlaşmamış her avukatın hissettiği gibi manevi tatminin maddi tatminden çok üstün olduğunu anlayacaksın. Belki de daha farklı şeyler hissedeceksin ama yine de kendini ve işini daha çok seveceğine eminim. Tutkuyla ve merakla öğrenecek ve öğrendiklerini paylaşma güdüsü ile dolup taşarken yazacak ve konuşacaksın. İnsanlar senin tutkuyla yazdığın yazılardan veya konuşmalardan “işte ben böyle avukat arıyordum” diyecek. Sen kendine haksızlık yapsan da senin izlediğin yöntemler birileri için ilaç olacak. Sen bir kısım insanlara (ki onlar senin müvekkillerin olacak) çok iyi geleceksin. Hayat boyu avukat-müvekkil ilişkileriniz olacak. Bu insanların sana neden güvendiğini hiçbir zaman tam olarak anlamayacaksın. Sırra inan: tutku ve merak / vakar ve dürüstlük. Ben başarısız olduğum bir davayı yazdım ve köşeden dönüp süre problemini aştığımı heyecanla web siteme yazmıştım. Bu yazıdan sonra beni birkaç hukuk profesörü arayıp fikrimi sormuştu. Seninle aynı şeyi sordum kendime : bir hukuk profesörü beni niye arayıp soruyor ki, ben kimim ki? Dedim ya biz inanmasak da sıkışmış kalmış bir  kısım insanlara çok iyi geliyoruz. Web sitemde yazı olsun diye yazdığın yazılar seni umutsuzluğa sürükler. Kendini aydınlatamayan başkasına ışık veremez. Bilgiyle parladığında ışık saçacaksın.

Çoğu zaman “Bu bana mantıksız geliyor” diye başlayıp merakımdan bu fikrimi desteklemek için saatlerce araştırma yapıyorum. Doğru çıkarsa “tabi ya diyorum”, yanlış çıkarsa “Yargıtay yanlış düşünüyor” diyorum:) Biraz daha okuyunca “ben yanlış mantık yürütmüşüm” diye teslim oluyorum. Beden yaşlansa da zihin dipdiri olduğunda hayat neşenin hiç sönmeyeceğini söylemeliyim.

Avukatlıktaki tatmin belki en yakın hekimlik mesleğinde vardır. Birçok meslektaşımız en az bir kere kendini mahkemede Sokrater gibi savunma yaparken hissetmiştir. Yüksek başarı duygusu ve orantısız sorumluluk duygusu karşısında bilgi ile aranın devamlı sıcak ve taze tutulmasına ilişkin yöntemler bulmalısın. Ben kendi yolumu paylaştım ve umuyorum ki sana faydası olsun.

Bu anlar sende de olacak. Bizden küçükler bu yolda devam ederken, büyükler bu yolu bize gösterdi. Özellikle bulunduğun ildeki hukuk uygulamasında bildiklerin bilmediklerine galip geldiğinde artık bir şeyler bildiğini düşünmeye başlayacaksın. Bu bir tehlike!. Öylesine söylediklerin doğru çıkacak. Egon kabaracak. Bu çok keyifli duygu. Ama cahilliğe giden yolun taşları bunlardan oluşuyor. Araştırdıkça, merak güdüsü taze kaldıkça isabetli konuşsan da ne kadar az bildiğini düşünmeye devam edeceksin. Ben  bu yüzden hala eksik hissediyorum.

Yalnız değilsin. Senden sadece yıl ve tecrübe olarak önde olan meslektaşların olarak bizler de hala aynı duygular içindeyiz. Bocalıyoruz, eksik hissediyoruz, korkuyoruz…Duruşma salonlarında hayranlıkla izlediğin meslektaşların da çoğu zaman yukarıdaki tehlikeye mağlup olup anlatmasalar da aynı duyguları yaşıyorlar. Hukuk bir bilim. Harikalar yaratmak için bazen yıllar gerekir. Kimse muhteşem değil. Yığınla sayfalar bir gecede okunmaz. Öyle gösterenler reklamı vakar ve ciddiyete tercih edenler. Eğer gerçekten bu mesleği seviyorsan hem mesleğe değer katmalı hem de mesleğin sana değer katmasına müsaade etmelisin.

Ustalar da korkar, endişe eder ve kaygı duyarlar. 14 yıllık bir avukat olarak kendi duygu, düşünce ve tecrübelerimden bir kısmını yalnız olmadığını bilmen adına yazdım. Elbette çok daha deneyimli meslektaşlarımız da buraya senin yalnız olmadığını anlatmak adına birkaç satır yazacaklardır.

Her zaman amatör ruhla, usta bakışıyla ve onların izinde, dürüstlükten şaşmadan, çoçukça meraktan vazgeçmeden ve dahi adaletin temsilcisi olman dileğiyle.

Av.Şahin Çarşanbalı – İstanbul Barosu

(Bir anda akla gelen fikirler olması nedeniyle yazım ve imla hataları nedeniyle bağışlayınız. Yazdığımı çok fazla okuyup düzenlersem meslektaşlarımdan haya eder ve paylaşmaktan vazgeçerim korkusu ile gözden geçirmeden paylaştım)

Son Not : Arzusu olan meslektaşlar kendi deneyimlerini, duygu ve düşüncelerini paylaşırsa hepimiz faydalanma fırsatı bulmuş oluruz.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *