YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞI VE İDARİ TAHDİT/PASAPORT YASAĞI NASIL KALDIRILIR
Yurt Dışı Yasağı Nedir ve Nasıl Kaldırılır
Yurt dışına çıkış yasağının adli ve idari boyutu olmakla bu yazımızda her iki husus bakımından da değerlendirme yapılacaktır.
ADLİ BAKIMDAN YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI
Yurt dışı çıkış yasağı olarak Ceza Muhakemeleri Kanununda düzenlenen koruma tedbirleri arasında olup adli kontrol başlığı altında düzenlenmiştir.
Adli kontrol Ceza Muhakemeleri Kanunu 109.maddesinde düzenlenmiş olup hüküm şöyledir:
“(1) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
Değişik fıkra: 02/07/2012 t. 6352 s. K. m.98
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
- a) Yurt dışına çıkamamak.
- b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
- c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
- d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
- e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
- f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
- g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
- h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
- i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
- j) Konutunu terk etmemek.
Ek bent: 02/07/2012 t. 6352 s. K. m.98
- k) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
Ek bent: 02/07/2012 t. 6352 s. K. m.98
- l) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Ek bent: 02/07/2012 t. 6352 s. K. m.98
(4) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol kararı verebilir.
Yeniden düzenleme: 14/04/2020 t. 7242 s. K. m.15
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) ve (j) bentlerinde belirtilen hallerde uygulanmaz. Ancak, (j) bendinde belirtilen konutunu terk etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır.
Değişik fıkra: 08/07/2021 t. 7331 s. K. m.15
(7) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir”
Adli Kontrol Kararını Hangi Merci Verebilir
Adli kontrolün hangi merci tarafından verilebileceği Ceza Muhakemeleri Kanunu 110.maddesinde düzenlenmiş olup hüküm şöyledir:
“(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu madde ile bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.
Bu hükmün yürürlük tarihi: 01.01.2022
Değişik fıkra: 08/07/2021 t. 7331 s. K. m.16
(4) Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
Bu hükmün yürürlük tarihi: 01.01.2022
Ek fıkra: 08/07/2021 t. 7331 s. K. m.16”
Adli Kontrol En çok Ne kadar Sürebilir
Adli kontrolün hangi merci tarafından verilebileceği Ceza Muhakemeleri Kanunu 110/A maddesinde düzenlenmiş olup hüküm şöyledir:
“(1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez.
(3) Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır.”
Adli Kontrol Nasıl Kaldırılır
Adli kontrolün hangi merci tarafından verilebileceği Ceza Muhakemeleri Kanunu 110/A maddesinde düzenlenmiş olup hüküm şöyledir:
“(1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.
(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.”
Bu hüküm kapsamında adli kontrol tedbirinin kaldırılması hususunu 110/A ve 110.madde hükümleri ile birlikte değerlendirmek gereklidir. Adli kontrole dair kararına 110 maddesi 4.fıkra hükmü gereği 4 aylık sürelerle değerlendirilmesi gerektiği, 110/A hükmü gereği adli kontrol için ön görülen üst sınır sürelerine atıf yapılması gereklidir. Uzun süren adli kontrol sürelerine ilişkin kanun koyucunun öngördüğü gözden geçirme ve üst sınır sürelere talep dışında dikkat edilmediğini göz önünde bulundurmakta fayda vardır. Bu hususta mutlaka bir avukattan danışmanlık almakta fayda vardır.
ANAYASA VE İDARİ BAKIMDAN YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI VE İDARİ TAHDİT KARARLARI
Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti Anayasal Bir Haktır
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, ‘Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti’ başlıklı 23’üncü maddesinde, “Herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; seyahat hürriyeti, suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle hakim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Pasaport Kanunu 22.Maddesi Neye İlişkindir
5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun, ‘Pasaport veya Vesika Verilmesi Yasak Olan Haller’ başlıklı 22’nci maddesinde, “Yurt dışına çıkmaları; mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere ve terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen yurtdışındaki her türlü eğitim, öğretim ve sağlık kuruluşları ile vakıf, dernek veya şirketlerin kurucu ve yöneticisi olduğu veya bu yerlerde çalıştığı İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez. Ancak, yabancı memleketlere gitmeleri mahkemelerce yasaklananlar dışında kalanlara, zaruri hallerde Cumhurbaşkanının onayı ile pasaport veya pasaport yerine geçen seyahat vesikası verilebilir. Bu durumda olanların açık kimlikleri (adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, ana ve baba adı ile nüfusa kayıtlı olduğu yer) ve tahdit sebebi, ilgili daireler tarafından mahallin polis makamlarına bildirilir. İlgili polis makamları da bu bilgileri alır almaz bağlı bulunduğu il emniyet müdürlüğü kanalıyla en seri haberleşme aracıyla yazılı olarak hudut kapısı bulunan emniyet müdürlüklerine, şahsın nüfusa kayıtlı olduğu il emniyet müdürlüğüne ve Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirir. Bunların yurt dışına çıkışları engellenir ve kendilerine pasaport veya vesika verilmez, verilmişse geri alınır (…)” hükmü yer almaktadır.
KHK ile Pasaport İptal Hükmü Neyi Düzenlemektedir
6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un, ‘Yürütülen Soruşturmalarda Alınacak Tedbirler’ başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrası, “Millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenler, işlemi yapan kurum ve kuruluşlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirilir. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilebilir (maddenin ikinci fıkrası Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir)” hükmüne havidir.
7188 sayılı Kanun’un 2’nci maddesi ile 17/10/2019 tarihinde Pasaport Kanunu’na eklenen Ek-7’nci maddede, “Millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle; A)20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanunlar uyarınca kamu görevinden çıkarılmaları veya rütbelerinin alınması nedeniyle pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan, B)18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 5 inci maddesi ve 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35 inci maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan, C)Mahkemelerce yurt dışına çıkmaları yasaklananlar hariç olmak üzere bu Kanunun 22 nci maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan haklarında aynı nedenlerden dolayı; devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlara, kovuşturmaya yer olmadığına, beraatine, ceza verilmesine yer olmadığına, davanın reddine veya düşmesine karar verilenlere, mahkûmiyet kararı bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenlere veya ertelenenlere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenlere, başvurmaları hâlinde kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre İçişleri Bakanlığınca pasaport verilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi 03/06/2021 tarihinde E.2019/114 numaralı dosyada verilen 2021/36 sayılı karar ile, 5682 sayılı Pasaport Kanunu’na eklenen Ek 7. maddenin bentlerini bağlayan; 1. Hükmün “…haklarında aynı nedenlerden dolayı; devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlara, kovuşturmaya yer olmadığına, beraatine, ceza verilmesine yer olmadığına, davanın reddine veya düşmesine karar verilenlere, mahkûmiyet kararı bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenlere veya ertelenenlere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenlere,…” bölümünün, 2. Hükmünde yer alan “…kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre…” ibaresinin, 3. Hükmünde yer alan “…verilebilir.” ibaresindeki “…lebi…” hecesinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından (14/07/2021-31541) başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.
ÖRNEK DAVA
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı pasaportuna konulan tahditin 01/08/2022 tarihi itibariyle Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce kaldırıldığı, sonraki süreçte 5682 sayılı Pasaport Kanununun 22. maddesinde belirtilen “memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere … Pasaport vesikası verilmez.” hükmüne istinaden davalı bakanlıkça pasaport verilme yasağına yönelik 01/08/2022 tarihli yeni bir idari işlem tesis edilmesi üzerine bu işlemin iptali talebiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İPTAL GEREKÇESİ / Ankara 10.İdare Mahkemesi ESAS NO : 2023/126 KARAR NO : 2023/1173
(Aynı yönde karar : Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdare Dava Dairesinin 08/03/2023 gün ve E:2023/1194 , K:2023/1307 )
Bu açıklamalar karşısında, anılan işlemin dayanağını oluşturan 5188 sayılı Kanun’un ek 7. maddesinin ilgili kısımlarının, Anayasa Mahkemesi’nin 03/06/2021 tarihli ve E:2019/114, K:2021/36 sayılı kararı iptal edildiği ve anılan kararın 14/07/2022 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı ile ortaya çıkan bu durum sonucunda dava konusu işlemin dayanağının kalmadığı ve bu yönden hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin bu kararında; ”….kurallara göre tüm bu şartların gerçekleşmesi durumunda dahi pasaport verilmesi konusunda İçişleri Bakanlığının takdir yetkisi bulunduğunun düzenlendiği, Anayasa’nın 23. maddesinin üçüncü fıkrasında “Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.” denilmek suretiyle vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyetinin sadece suç soruşturması veya kovuşturması sebebine bağlı olarak ve ancak hâkim kararıyla sınırlanabileceği nin hüküm altına alındığı, Anayasa’nın 23. maddesi uyarınca yurt dışına çıkma hürriyetinin ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabileceği ve hâkim kararı güvencesine bağlandığı gözetildiğinde dava konusu kurallarda Anayasa’nın anılan maddesinde yer almayan sınırlama sebepleriyle de söz konusu hürriyetin sınırlandığı ve kuralların yurt dışına çıkış yapılabilmesini idarenin yetkisine bırakarak Anayasa’da belirtilen sınırlama sebeplerine bağlanan hâkim kararı güvencesini ihlal ettiğinin görüldüğünü, bu itibarla kuralların yurt dışına çıkma hürriyetini Anayasa’ya aykırı olarak sınırladığı sonucuna ulaşarak Anayasa’nın 13. ve 23. maddelerine aykırı olduğu” belirtilmiştir. Bu durumda, Anayasa’nın 23. maddesi uyarınca yurt dışına çıkma hürriyetinin ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hâkim kararı ile sınırlandırılabileceğinin kurala bağlandığı dikkate alındığında, Mahkememizce karar tarihi itibariyle davacı hakkında yapılan UYAP sorgusunda hiç bir Mahkeme tarafından yurt dışına çıkışının yasaklanmadığı anlaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 5188 sayılı Pasaport Kanunu’nun 22. maddesi hükümleri dikkate alınarak davacının yurt dışına çıkışının genel güvenlik bakımından sakıncalı olduğuna dair somut bilgi ve belgeye dayanan sebepler ortaya konulmadan tesis edilen dava konusu işlemde bu yönlerden de hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdare Dava Dairesinin 08/03/2023 gün ve E:2023/1194 , K:2023/1307 sayılı kararı da bu yöndedir. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline..”
Kararın tamamı için tıklayınız.
Genel Güvenlik Nedeniyle Pasaport Verilme Yasağı Konulması Yasağına Karşı Nereye Başvuru Yapılır
5682 sayılı Pasaport Kanununun 22. maddesi gereğince pasaport verilme yasağına yönelik olarak tesis edilen işlemin iptaline ilişkin dava idare mahkemesine başvurulmalıdır.
Dava hangi süre içinde açılmalıdır
İdari dava açmak için süre kuralı İdari Yargılama Usulü Kanunu 7.maddede düzenlenmiş olup, hüküm şöyledir:
“1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
- Bu süreler;
- a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
- b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
- Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
- İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.”
İdari tahdit kararı tebliğ edilmemiş ise bulunulan ilin nüfus müdürlüğüne başvurup idari tahdit olup olmadığı husus yazılı olarak sorulabilir. Bu dilekçeye ilişkin il nüfus müdürlüğü tarafından Bilgi Edinme Kanunu 11.maddesi gereği en geç 15 gün içinde cevap verilmelidir. Biz kendi uygulamamızda cevap verilmediği durumunda tedbir var diyerek idari iptal davası açma yoluna gitmekteyiz. Bu başvurumuz hakkında İdari Yargılama Usulü Kanunu 11/2 gereği en geç 30 gün içinde verilmemesi halinde iptal davası açma hususunu da dilekçemizde bildiriyoruz.
İdari Yargılama Usulü Kanunu 11.madde hükmü şöyledir :
“1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.
- Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
Değişik fıkra: 08/07/2021 t. 7331 s. K. m.2
- İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.”
Bu hüküm gereğince il nüfus müdürlüğüne dilekçe ile başvurup tahdit olup olmadığı, varsa dayanaktan yoksun olduğundan kaldırılması şeklinde başvuru yapılmasını öneriyoruz.
ÇARŞANBALI HUKUK BÜROSU
AV.ŞAHİN ÇARŞANBALI